8 Temmuz 2008 Salı
Lastiğin Doğuşu..
Bir İskoç veteriner olan John Boyd Dunlop, 1888 yılında hava ile doldurulmuş veya pnömatik lastikleri ilk bulan kişidir. Bu lastikleri ilk olarak üç tekerlekli bir bisiklette denemiştir. Herhangi bir sorunla karşılaşmayınca kaymayı önlemek üzere kanvas üzerine kauçuk parçalar yapıştırmış ve bu lastikleri bir bisiklette denemiştir. Sonuçlar başarılı olmuş ve pnömatik lastiklerin temeli atılmıştır. C.K. Welch tarafından 1891 yılında icat edilen boncuk telli lastik, tarihte önemli bir dönüm noktasıdır. Aynı yıl Michelin kardeşler elle takılıp sökülebilen lastiklerin patentini almıştır. 1904 yılında Firestone ve Goodyear Tire Company düz yanlı tel boncuklu lastikler geliştirmiştir;1908 yılına gelindiğinde ABD'deki tüm lastik üreticilerinin bu firmaların üretim tekniklerini izlediği görülmektedir. Bu sırada 1913'te İngiltere'de, lastik kod ipliği kullanan bir önceki çapraz kıvrım metodundan elde edilen radyal kıvrım metodu geliştirilmişir. Ancak radyal kıvrım metodu ABD’ye 35 yıl sonra 1948’de, Michelin tarafından kullanılmaya başladığında gelmiştir. Kod ipliği, kalın bir pamuk ipliğinin örülmesinden elde edilmektedir. Fiyatların yüksek olmasından dolayı daha güçlü bir yapıya sahip olan ipek ipliği, kod ipliğinin imalatında kullanılamamıştır. Ancak 1928 yılında, bir ABD firması olan Dupont, sentetik reaksiyonların temel teorisini oluşturmuş ve bu da 1930’larda birçok hızlı gelişime olanak sağlamıştır. 1948’den önce, suni ipek kod ipliği, ısıya duyarlı pamuk kod ipliği üzerine geliştirilmiş ve pazar payının %75’ine sahip olmuştur. 1948 yılı, 1959 yılına kadar suni ipekle rekabet etmiş olan naylon kod ipliğinin icadına tanıklık etmiştir. Naylon 1960’da fiyat rekabetinde galip gelmiş ve pazarı domine etmeye başlamıştır. 1962’de yeni bir polyester kod ipliği piyasaya sürülmüştür. 1970’lerde çelik kodlar üstünlüğü ele geçirmiş ve 1980’lerde ABD ve Avrupa piyasalarını süpürmüştür. 1972'de Dupont, Kevlar adı verilen, çelikten beş kat daha sağlam ve boyutsal stabiliteye sahip bir poliamit fiber icat etmiştir ancak çok pahalı bir materyal olduğundan sadece seçkin binek otolarında kullanılabilmiştir. Bu yolla, materyallerin ve üretim teknolojisinin gelişmesi ve otomobil performansındaki artış, lastiklerin dinamik özelliklerine daha fazla odaklanılmasına yol açmıştır. Özellikle yollar ve araçların gelişimine paralel olarak binek oto lastikleri de daha yüksek hız, kontrol ve güvenlik sunacak şekilde tasarlanmıştır. Yeni ekonomik, yüksek performanslı lastiklerin geliştirilmesine devam edilmektedir. Otomobillerle birlikte, lastikler de oransal olarak ve en yüksek sürüş hızları bakımından önemli gelişmeler göstermiştir. DÜZENSİZ LASTİK AŞINMASIDairesel tasarımlarından dolayı lastiklerin, temas noktalarında eşit aşınma olması beklenir. Ancak gerçek hayatta, düzensiz aşınmalarla daha sık karşılaşılır. Düzensiz aşınma taban ömrünü azaltır ve araçta normal olmayan titremelere neden olur. Düzensiz aşınmanın nedenleri arasında sürüş tarzı, aracın eksik servis görmesi, hava basıncının yanlış ayarlanması veya zayıf lastik dönüşü sayılabilir. LASTİK ROTASYONUTüm lastiklerdeki yıpranmanın eşit olması, lastik rotasyonuna ihtiyaç kalmamasına neden olur. Ancak, düzensiz aşınmanın tespit edilmesi halinde, lastikler birbirleri ile değiştirilmelidir. Böylesi düzensiz aşınmaları önceden önleyebilmek için lastiklerin yerlerinin her 10.000 km'de değiştirilmesi tavsiye edilir. Dikenli pinleri olan kar lastiklerinin kullanılması halinde, lastiklerin değiştirilme yönünün değiştirilmemesine dikkat edilmelidir, aksi halde birçok dikenin kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Lastikler otomobilinizin gerek düz yolda, gerekse virajlarda yol tutuşunu etkileyen en önemli faktörlerdendir. Bir otomobilin yol tutuşunda şüphesiz süspansiyon sisteminin sağlıklı işleyişi ya da otomobilinizin gücü ve sizin onu ne şekilde kullandığınız önemli olmakla birlikte, lastikler konusunda ne kadar doğru bir seçim yaptığınız da bir o kadar önem arz etmektedir.Sadece spor kullanım amaçlı olarak üretilen ve oldukça pahalı olanlar dışında otomobiller biz tüketicilere genellikle fabrikaya en makul fiyatı veren ve hatta performans yerine tam tersine ekonomiyi ön planda tutacak karışım ve desene sahip lastiklerle ulaşırlar. Bu özelliklere sahip bir lastikle sürüş fabrika çıkış değerlerini taşıyan bir otomobilde pek büyük sorunlar yaşatmayacaktır, ancak otomobilinizde henüz modifiyeye başlamamış olsanız dahi, buna niyetli bir sürücü olarak muhtemelen spor bir kullanımı tercih ediyorsunuzdur ve sıradan lastiklerin ne büyük risk taşıdığını anlamak inanın çok uzun sürmeyecektir.Otomobil modifikasyonunda direkt olarak performansı arttırıcı etki yapan uygulamalar yanında, performanla ilgisi olmayıp sadece otomobilin iç ve dış görünümüne katkıda bulunacak uygulamalar hepimizin alışık olduğu bir konudur. Otomobilin fabrika çıkışında monte edilen 13-14 inch janttan 15-16 inch janta, dolayısıyla daha ince profile sahip bir lastiğe geçmek şüphesiz ki otobilin dış görünümünde olumlu değişiklikler yapacaktır. Dolayısıyla lastikten çok jant seçimine önem veren ve paranızın asıl kısmını janta yatırıp kalan kısmı ile janta ucuzundan lastik uydurma fikrine sahip biri olabilirsiniz. Aslında hiç de mantıksız gelmiyor değil mi? Çünkü jant bir kere alınır, oysa lastikleri şimdilik uydurup ileride daha iyilerine geçebiliriz, nasılsa eskimiyor mu?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder